Bir sabah (14.07.2011) Erkan Tan’ın TRT 1 deki sabah programında Sağlık Bakanı konuk idi. Konu nereden geldiyse SABİM’e geldi. Bakan bey SABİM’e yapılan başvurulara (istek, şikayet, v.b.) mutlaka dönüldüğünü, illerde sağlık müdür yardımcılarından oluşan il çözümleyicileri, hastanelerde başhekim yardımcılarından oluşan hastane çözümleyicileri olduğundan bahsetti. Böylece anılarım canlandı. 

Evet. Ben yıllar önce 2003- 2008 yıllarında  “SABİM Ankara çözümleyicisi” idim. 2003 yılındaki ilk toplantıda dönemin müsteşarı “Türkiye’nin en uç noktasında bile bir aksaklık varsa bu sistemle öğreneceğiz” demişti. Amaç aslında buydu. Fakat sağlık personeli SABİM’in bir şikayet hattı olduğu etiketini yapıştırdı. Halen öyle gidiyor. Oysa edilen telefonların sadece %15’i şikayettir. Bana gelen yüzlerce belki de binlerce şikayetten 1-2’si hakkında soruşturma açılmıştı. Onları da hastane idaresi uygun gördüğü için…  

Aslında SABİM acil ihtiyaçlarda tabiri caizse “hayat kurtarıcıydı”. Çünkü ben bir çözümleyici olarak SABİM tarafından 7 gün, 24  saat aranabiliyordum. Aranma sebebi genellikle yoğun bakımlarda yer bulunamayan ortada kalmış trafik kazaları gibi çok acil hastalardı. Genelde SABİM tarafından arandığım ve yardım istenen vakitler; 

  • Mesai saati bitmiş eve giderken,  
  • Akşam sekizde evde yemek hazırlarken,  
  • Gece on birde uyuklamaya başlarken 
  • Sabaha karşı saat dört veya dört buçukta. En çok bu saatte aranmışımdır.  

Beni SABİM’den arayan operatöre sorunu iki kez anlattırır uyku halinden kurtulmaya çalışırdım. Sonra elime bütün hastanelerin yönetim telefonlarının olduğu dosyayı alırdım. Telefon trafiği başlardı. Genelde nöbetçi şeflerle durumu çözerdik. Bazen evde uykusudan uyandırmak zorunda kaldığım fakat bana son derece anlayışla cevap veren hastane yöneticileri olurdu.  Sonunda çözerdik. Mutlu olurdum. Artık uykuma devam edebilirdim.  

SABİM’ den gelen bu gece telefonlarından ekibimdeki arkadaşlar çok korkardı. İzine çıkacağım zaman ekibimde o dönem çalışan doktor hanımlardan birinin yerime bakmasını  rica ederdim. Fakat onlar gece aranma ihtimalini düşünüp sadece kendilerinin kandığı bahanelerle (annem uyanır heyecanlanır, çocuklarım uyanır gibi) bunu kabul etmezlerdi. SABİM’ deki operatör arkadaşlara söylerdim izine çıktığımı. Onlar da bu geçici dönemde kendileri çözümlemeye çalışırlardı.  

Şimdiki aklım olsa telefon dosyamı alıp giderdim izine. Çünkü bu görev zor durumdaki hastalara yapılabilecek en büyük iyilik yapma fırsatıydı.  

Günümüzde ise acil yoğun bakım hastalarına 112 Acil merkezleri buluyor. Bütün hastanelerin acil servis ve yoğun bakım yatakları 24 saat ekranda görünüyor. Hastaların ona göre yönlendirmeleri sağlanıyor.  

Ben ise o günlerimi arıyorum. Gece yarısı yine arasalar, yine uykudan uyansam ve ortada kalmış bir hastaya daha yardımcı olabilsem diye.